Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Avrupa Birliği (AB) son dönemde Çin’in “kapasitesinden fazla” enerji ürünü üretmesinin küresel dengeleri bozduğunu öne sürüyor. Pekin ise bu iddialara sert bir şekilde karşı çıkıyor.
ABD Başkanı Joe Biden son olarak, Çin menşeli temiz enerji ürünlerine yönelik gümrük vergilerinde büyük artışa gitti ve elektrikli araçlara uygulanan gümrük vergisini yüzde 25’ten yüzde 100’e çıkardı.
ABD Hazine Bakanı Janet Yellen da geçen ay Çin’e yaptığı ziyarette, küresel enerji ürünleri pazarının “yapay bir şekilde ucuz kalan Çin ürünleri tarafından istila edildiğini” söylemişti.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in Mayıs ayındaki Fransa ziyaretinde Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de “fazla üretimin” Çin-AB ilişkileri açısından “zorluk” yarattığına dikkat çekti.
ABD ve AB liderleri; elektrikli araçlar, lityum-iyon piller ve güneş enerjisi üretimi için kullanılanlar gibi enerji ürünlerinin fazla üretiminden endişe duyuyor. Çin medyası bunları “yeni üçlü” diye sınıflandırıyor.
Peki bu ürünlerde gerçekten fazla üretim söz konusu mu? Eğer öyleyse bu, ABD ve AB’nin iddia ettiği gibi devlet sübvansiyonları ve Çin’in sanayi politikaları ile bağlantılı mı? Bu durum yeni bir küresel ticaret savaşına yol açabilir mi?
‘Yeni üçlü’ ürünleri nedir?
“Yeni üçlü” diye adlandırılan ürünler sınıfı ilk kez Şubat 2023’te Çin Ticaret Bakanlığı tarafından düzenlenen bir basın toplantısında tanıtıldı.
Toplantıya katılan bakanlık yetkilisi “ülkenin dış ticaret gelişimi için son derece zor bir yıl” olmasına rağmen bir önceki yıl toplam ithalat ve ihracat değerinin 5,5 trilyon doları aşmasını kutladı.
Yetkili bu ürünlerin, Çin’in “yeşil dönüşümüne öncülük eden yüksek teknolojili, yüksek katma değerli ürünlerin” yeni “büyüme noktası” olduğunu söyledi.
Çin bundan sadece birkaç hafta önce ülkenin ekonomik faaliyetlerini neredeyse iki yıl boyunca askıya alan sıfır Covid politikasını terk etmişti.
Şi Cinping de Kasım 2023’te uluslararası yetkililer ve iş dünyasından liderlerin katıldığı Apec CEO zirvesinde “yeni üçlü”nün yeşil ürünler pazarında “çok büyük fırsatlar yarattığını” söyledi.
Resmi verilere göre bu ürünlerin ihracatı 2022’de büyük bir artış gösterdi: Elektrikli araç ihracatı yüzde 131,8, fotovoltaik ürünlerin ihracatı yüzde 67,8 ve lityum pil ihracatı yüzde 86,7 oranında arttı.
Elektrikli araçlar
Elektrikli araçlar, tıpkı son 20 yıldır emlak sektörünün de olduğu gibi, Çin’in ekonomik büyümesinde öncü olarak görülüyor ve yeni bir “zenginlik kaynağı” olarak değerlendiriliyor.
Elektrikli otomobil endüstrisinin gelişimi ilk olarak 2009 yılında hükümet politikası olarak benimsendi ve 2012 yılından itibaren sektöre önemli miktarda araştırma ve geliştirme finansmanı, devlet sübvansiyonu, vergi indirimi imkanı ve altyapı desteği sağlandı.
Devletin bu politikaları ülkede büyük bir üretim kapasitesi oluşturdu. 2023 yılında Çin, dünyanın önde gelen otomobil ihracatçısı olarak ilk kez Japonya’yı geride bıraktı. Elektrikli araçlar, bir önceki yıla göre yüzde 77,6 artışla toplam ihracatın yaklaşık dörtte birini oluşturdu. Toplamda 4,91 milyon araç ihraç edildi.
Ancak devlet desteğinin sektörde aşırı kalabalığa da yol açtığı belirtiliyor. 2018’de elektrikli araç üreten 500’e yakın şirket varken, şiddetli rekabet nedeniyle 2023’te bu sayı 40’a düştü. Devlet haber ajansı Xinhua’nın Mart ayında “arz fazlası” ve “iç talep büyümesindeki yavaşlama” nedeniyle olduğunu kabul ettiği kıyasıya rekabet, Çin’de fiyat savaşları şeklinde de ortaya çıktı.
Bunun üzerine Çinli şirketlerin başka ülkelere yönelmesiyle, otomobil üreten ülkelerde alarm zilleri çalmaya başladı. New York Times gazetesi bu sırada yaptığı bir haberde ABD’li otomobil üreticilerinin “yok olacağı” uyarısında bulundu.
Lityum piller
Elektrikli araçlardaki aşırı üretim, araçların temel bileşeni olan lityum pil üretimiyle de bağlantılı.
2017 ve 2023 yılları arasında Çin’in lityum pil üretimi yaklaşık 9 kat artarak 111 gigawatt saatten 940 gigawatt saate yükseldi. Pil üretimi için kilit bir bileşen olan yerli lityum demir fosfat (LFP) üretim kapasitesi 2020’de 362 bin tondan iki yıl sonra 1,65 milyon tona yükseldi ve yıllık ortalama bileşik büyüme oranı yüzde 113,9 oldu.
Çin’in yerli lityum üretimini iki katına çıkarması, kritik hammaddeler konusunda stratejik özerkliği güvence altına alma yönündeki küresel eğilimin arttığı bir döneme denk geldi.
Çin Ulusal Halk Kongresi’nde milletvekili ve bir kobalt madencilik şirketinin başkanı olan Chen Xuehua, Mart ayında fazla üretim konusunda uyarıda bulundu ve Çin’in LFP üretim kapasitesinin 2025 yılında 5,75 milyon tona ulaşacağını ancak küresel talebin yaklaşık 2,67 milyon tonda kalacağını söyledi.
Xinhua, lityum arzının artması nedeniyle 2023 yılında batarya hücresi maliyetinin yüzde 50 oranında düştüğünü ve elektrikli araç üreticileri arasındaki fiyat savaşının şiddetlendiğini aktardı.
Öte yandan Şi Cinping’in Mayıs ayındaki Fransa ziyareti öncesinde Paris ve Pekin, Fransız otomobil üreticisi Renault ile Çinli otomotiv tedarikçisi Minth arasında, elektrikli araçlar için batarya kutuları üretmek üzere Fransa’nın kuzeyinde ortak girişim kurulması konusunda anlaşmaya varmıştı.
Fotovoltaik ürünler
Çin ve Batılı ülkeler arasında güneş enerjisi ürünleri konusunda yaşanan ticari anlaşmazlıksa yeni değil.
ABD ve AB, 2008’deki ekonomik krizin ardından küresel pazarın daralması nedeniyle 2012-2013 yıllarında Çin’de üretilen güneş panellerine çeşitli gümrük vergileri uyguladı.
Çin ise bunun karşısında kendi iç pazarını ve teknolojisini geliştirmeye başladı.
2021 yılına kadar Çin’in güneş enerjisi teknolojilerinde küresel pazar payı önemli ölçüde toparlanırken, üretim maliyeti Hindistan’dan yaklaşık yüzde 10, ABD’den yüzde 20 ve Avrupa’dan yüzde 35 oranında düşüktü.
Aşırı üretimin sebebi ne olabilir?
Çin devlet medyası, aşırı üretim yapıldığı yönündeki iddiaları çok kez reddetti.
7 Mayıs’taki Paris ziyareti sırasında Von der Leyen’in endişelerine yanıt veren Şi Cinping, Çin’in yeni enerji endüstrilerindeki ilerlemesinin “açık rekabet” ve “gelişmiş üretim kapasitesine” dayandığını, bunun da “küresel arzı artırmaya, küresel enflasyon baskısını hafifletmeye ve iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında yeşil enerjiye geçişe katkıda bulunmaya” yardımcı olduğunu söyledi.
Çin’in üç yeni enerji ürününde benzer politikalar izlediği söylenebilir. Hepsi stratejik olarak önceliklendirildi, maliyetlerini önemli ölçüde düşüren ve aşırı üretimi körükleyen devlet sübvansiyonlarıyla desteklendi.
Çin’in merkezi ekonomik sistemi ve güçlü üretim kapasitesi de bu gelişimi sağlamakta önemliydi.
Şi Cinping’in eski üçlüyü; yani giyim, ev aletleri ve mobilyayı dönüştürme vizyonu da belirleyiciydi.
Öte yandan Covid sonrası ekonomik toparlamanın durgun olması, iç tüketimin zayıflaması ve Mart ayında tüketici fiyat endeksinin (TÜFE) beklenenin altında yüzde 0,1 oranında artması da hükümeti ihracata daha fazla yönelmeye zorladı.
Ülkenin Gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYH) yüzde 25’ini oluşturan emlak sektöründeki kriz de bu sırada devam ediyordu.
Küresel bir ticaret savaşı bekleniyor mu?
ABD’de başkanlık seçimleri yaklaşırken her iki aday da Çin ile ticaret anlaşmazlıkları konusunda sert konuşmalar yaptı.
Mart ayında Trump, Meksika’da üretilen Çin otomobillerine yüzde 100 gümrük vergisi getirme sözü verdi.
Biden da elektrikli araçlar, güneş enerjisi ürünleri ve yarı iletkenler de dahil olmak üzere Çin’in stratejik sektörlerine yönelik gümrük vergileri açıkladı.
Brüksel ise Çin’den ithal edilen elektrikli araçlar, tıbbi cihazlar, rüzgar türbinleri ve güneş panellerine yönelik sübvansiyonlara yönelik bir soruşturma başlattı. Kısasa kısas olarak görülen bir hareketle Çin, Ocak ayında Fransız brendisine yönelik bir inceleme başlattı.
Ancak Fransa’nın Çinli batarya üreticilerini fabrika kurmaya davet etmesi ve Alman Ulaştırma Bakanı’nın AB’nin Çinli elektrikli araçlara uyguladığı gümrük vergilerine karşı çıkmasıyla, Avrupa ikiye bölünmüş durumda.
Yükselen bir ekonomik güç olan Hindistan, 2022 yılında Çin güneş panellerine gümrük vergisi getirdi ve 2023 yılında 40 Çinli fotovoltaik firması hakkında soruşturma başlattı.
Eş zamanlı olarak, bazı diğer büyük ekonomiler de AB Net Sıfır Sanayi Yasası, ABD Enflasyon Azaltma Yasası ve Hindistan’ın Üretim Bağlantılı Teşvik Programı gibi önlemlerle yeni enerji ürünleri konusunda Çin’le rekabeti hızlandırmaya çalışıyor.