Doğar doğmaz farklı nesnelere ilgi duymalarının ardında hem biyolojik hem de çevresel etkenler yatıyor.
Her ne kadar bazı ebeveynler, çocukları üzerinde cinsiyet ayrımı yapmak istemese de bu aslında sandığımız kadar kolay değil çünkü genlerine kodlanmış bazı durumlar söz konusu.
Biyolojik temeller ile başlayalım.
Bebeklerin cinsiyete bağlı olarak farklı ilgi alanlarına sahip olmasının biyolojik temeli olduğuna dair pek çok araştırma bulunuyor. Beyin yapıları ve hormonal farklılıklar, bu farklılıkların en önemli nedenlerinden bazıları.
Bazı çalışmalar erkek bebeklerin testosteron hormonu ile hareketli ve mekanik oyuncaklara (örneğin arabalar, toplar) daha fazla ilgi gösterdiğini, kız bebeklerin ise östrojen hormonu ile yüz ifadeleri ve sosyal etkileşimlerle daha çok ilgilendiğini gösteriyor. Aradaki farklılıklar, beyin yapısındaki cinsiyete özgü gelişim süreçlerinden kaynaklanabiliyor.
Çevresel etkenler de bebeklerin ilgi alanlarını şekillendiriyor.
Ebeveynler ve toplum, çocukların oyun tercihlerine doğrudan ve dolaylı olarak etki ediyor. Kız bebeklere genellikle bebekler ve peluş oyuncaklar sunulurken, erkek bebeklere araba ve top gibi oyuncaklar veriliyor. Bu durum da aslında çocukların cinsiyete dayalı roller ve ilgi alanları geliştirmelerine neden oluyor.
Tüm bu etmenleri bir kenara bırakacak olursak aslında çocuklarımızın asıl ilgi alanlarını destekleyerek onların bireysel gelişimlerine önemli katkılar sağlayabiliriz. Bu yüzden de toplumsal dayatmaları bir kenara bırakarak çocuklarımızı farklılaştırmamak gerekiyor.